Köşe Yazıları / MUSTAFA KOÇ


Mahkeme kadıya mülk değil

Malumunuz Avrupa’ya gelen birinci, hatta ikinci nesiller devranlarını tamamladılar ve geldikleri gibi gittiler.
Geriye ne kaldı?

Evlatları ve varsa hoş sedaları kaldı.

Dönercilerin durumu da yavaş yavaş buna doğru gidiyor, gidecek.

Şahıslar gidecek ama şirketler, fabrikalar, imalathaneler, restoranlar, marketler vs. kalacak.

Kalacak da…

Kime kalacak, kim işletecek, kim devam ettirecek?
Bunun iki yolu var.

Ya kendi evlatlarımız çocuklarımız ya da profesyonellerce devam edecek, ettirilecek.

O halde yapılacak iş şimdiden belli.

Karar vermek!

Büyütmek devam ettirmek için ömrümüzü harcadığımız, sağlığımızı kaybettiğimiz, çoluk çocuğumuzu, eşimizi dostumuzu ihmal ettiğimiz işimizi iş yerlerimizi bizden sonra kim ve nasıl devam ettirecek?

Evlatlarımız mı?

Profesyoneller mi?

Bunun kararını vereceğiz.

Aklımız yerindeyken.

Sağlığımız ferindeyken.

Tabiri caizse evlatlarımızı yetiştirip evlendirmek, onların da çoluk çocuğa karıştığını görmek, torun sever gibi sevmek, ölmeden önce mutluluklarını, kendi ayakları üzerinde durabilmelerini görmek gibi, gözü açık gitmemek için bir karar vereceğiz.

Bir dede gibi baş köşede oturacak, herkesi takip edecek, eksikleri varsa giderecek, ikaz edecek, doğrularını takdir edeceğiz.

Ki, buna şimdilerde iş dünyasında onursal başkan diyorlar.

Yarı emeklilik gibi bir şey yani.

Bir tarafımız aklımızın bir yarısı işlerimiz üzerinde olurken, bir tarafımız aklımızın bir yarısı da ailelerimizin çocuklarımızın üstünde olacak, onlara daha çok vakit ayıracak, onlarla daha çok zaman geçireceğiz.

Bir müddet doyduğumuz yerleri bırakacak, doğduğumuz yerlerle ilgileneceğiz. Köyümüze varıp ağaç dikeceğiz, imkanları olmayanları evlendireceğiz, köyümüzün varsa bozu yolunu düzelteceğiz. Mezar yerimizi hazırlayacağız.

Ölümü hatırlayacağız.

Çünkü, her şeyden her yerden gidiciyiz.

Bugün varız, yarın yokuz.

Onun için her şeyin geçici olduğunun bilincinde olarak, bulunduğumuz zamanın işlerimizin kıymetini bilerek, can olsun iş olsun emaneti bir gün mutlaka sahibine geri vereceğimizin bilincinde yaşayacağız, yaşamalıyız.

Ne demişler.

Gelmenin bir gitmesi var ey hümâm

Gitti gelmek kaldı gitmek ve’sselam.

Ne demişler.

Mülk-i dünya kimseye bâkî değil

Mahkeme kadıya mülk değil.