İş dünyasındaki iş verenlerin liderlerin müdürlerin amirlerin mutlaka bilmesi gereken 3 aşama var.
Algılama.
Anlamlandırma.
Harekete geçme.
Bunları yaparken yine dikkat edilmesi gereken husus ise şu. Şuna dikkat edilecek.
İnsanlara!
Önce insanlara.
Sonra insanlara.
Yani elemanlarımız, ortaklarımız, paydaşlarımıza.
Gözümüz işimizde olurken, kulağımız hep bunlarda olacak.
İki kanatlı bir kuş nasıl tek kanatla uçamazsa, şirketler işler de sadece tek bir şeyle ilerleyemez, yoluna devam edemez.
Bütün işlerimizde teknikten yeniliklerden azami ölçüde istifade etmeye elbette devam edeceğiz. Fakat algılamada seçici olacağız. Çalışanlarımızın, ortaklarımızın ve paydaşlarımızın his, duygu ve davranışlarını da dinleyecek dikkate alacağız.
Her ne kadar geçmişten gelen tecrübeler veriler olsa da hayat ve işler sürekli gelişiyor, değişiyor. Tabi ki geçmişten istifade edecek ve fakat herkesle iş birliği içerisinde günümüz şartlarına uygun olarak işlerimizi faaliyetlerimizi yapacaklarımızı yeniden anlamlandırma yoluna gideceğiz.
Sonra problem sorun sıkıntı ne derseniz deyin sırada çözmek için harekete geçme zamanı geliyor. Harekete geçilip gerekli tedbirler alınmadıktan sonra; boş boş düşünmenin, boş boş konuşmanın, boş boş rapor çıkarmanın hiçbir şeye hiçbir işe bir faydası olmaz olamaz. Gerekli liderlik gösterilerek, iş birliği içerisinde şirket kültürünü de dikkate alarak harekete geçmek lazım. Gerekli olan bu.
İş hayatının her aşamasında, her zaman radar gibi, erken uyarı sistemleri gibi insanları dinlemek, buna göre algımızı geliştirmek, duyduklarınızı anlamlandırmak ve elbette de sonuçta harekete geçerek icraatta bulunmamız gerekiyor.
Sistem ne kadar düzgün olsa da teknik ne kadar ilerlese de hayat devam ettiği müddetçe insan unsuru hep başat aktör olarak kalmaya devam edecek.
Netice!
İnsanı dinleyen kazanacak.