Son günlerde sürekli yollardayız. Konumuz marketler ve tabi ki döner. Birine girip diğerinden çıkıyoruz. Bakıyoruz, bakıyoruz.
Dönercilerde olduğu gibi marketlerde de döner. Evet her yerde dönen döner marketlerde niye olmasın. Niye bu pazarda da dönmesin. Marketlerde de döner var. Ancak şöyle. Sıcak değil soğuk. Ocaklarda değil buzluklarda.
Malum zamanla trendler ve pazarlama teknikleri değişiyor. Tabi fırsatlar da.
Hemen her dönercinin hayalidir, heryere döner satmak, ulaştırmak. Düşünmesi kolay da ulaşması o kadar kolay değil. Ciddi bir maliyet, organizasyon ve pazarlama ağı gerekiyor.
Evet marketlerde de döner var. Bu dönerler genelde dönercilere değil et ürünleri imalatçılarına ait. Onların üretip buzluklara yerleştirdikleri kendi markalarını taşıyan dönerler. Gayet de iyi bir pazarı var. Gelişmeye de son derece açık. Belirttiğimiz gibi ortada döner var. Dönerciler yok. Gel de işin işinden çık.
Döner üreticisi arkadaşların dönüp bir de marketlerdeki bu gelişen dondurulmuş döner pazarına bakmaları, el atmaları gerekiyor. Aksi takdirde piyasa boşluk kabul etmeyeceğinden gelecek vaat eden bu pazarı başkaları doldurmaya devam edecekler. Bir de bakmışsınız, bunlar hızlarını alamayıp sıcak döner pazarına da girecekler.
Arkadaş, marketlerle değil iş tamam. Sırada restoranlar, lokantalar da var. Belki buralarda var daha büyük kâr.
Demedi demeyin. Siz siz olun fazla gecikmeyin.
Sıcak döner gibi soğuk (buzlu) dönerden de yenecek ekmeği siz yiyin. İleride pişman olup buz kesmeyin.
****
Yok, yok
Dönerciler, marketler. Sunuş, satış, ikram tamam. Az çok bir yere geldik.
İşin bir yüzü bu. Bir de öbür yüzü var. Acı gerçekler. Tuvaletler.
İyi olanlara lafımız yok. Hatta özürümüz var onlardan. Mecburen bahsetmeden geçemiyoruz şunlardan.
Gir girilmiyor. Çık çıkılmıyor.
Temizlik yok. Sabun yok. Sıcak su yok. Kağıt yok. Fırça yok. Lamba yok.
Maalesef, böylesi çok hem de pek çok beyler.
Görmek için gözlük lazım değil ki verek.
Dost acı söyler.
Kendi ayağımıza kurşun sıkmak bu olsa gerek.