DÜNYADA YENİ GIDA PARADİGMALARI VE DEĞİŞEN GIDA DÜZENİ

Dr. Ali Recep Nazlı


Dünyada son yıllarda yaşanan gelişmeler ülkelerin gıda arz güvenliği konusunda farklı bakış açıları geliştirmesine neden olmuştur. Geçmiş dönemde genel olarak ortak bir gıda yönetim ve tedarik zinciri çabaları ile gıda arzını düzenlemeyi planlayan toplumlar daha bağımsız ve bireysel bakış açıları ortaya koyarak kendi gıda sistemlerini oluşturmanın yollarını aramaktadırlar.

Dünyada yeni normal olarak kabul edilen bu duruma karşı tarımsal üretimin stratejik yönü ön plana çıkmaktadır. Tarihe bakıldığında tarımsaüretimin bu kadar önemli olduğu çok nadir dönemler ortaya çıkmıştır. Bundan 30 yıl önce gelecekte savaşların gıda ve su yüzünden olacağı yazıldı ve iddia edildi. Daha geçmişe gidildiğinde gelecekte tüm dönüşüm ve göçlerin, aynı zamanda medeniyet değişimlerinin öncüsünün gıda ve tarımsal üretim tarafından belirlendiği bilinmektedir. Dünyadaki önemli medeniyetler hep verimli su ve tarım havzalarına kurulmuş ve medeniyetin öncüsü bu topraklar olmuştur. Bunun ebariz örneği bundan 12 bin yıl önce ilk defa buğdayın kültüre alındığı ve bununla medeniyetlerin tesis edilmeye başlandığı Fırat ve Dicle nehirleri arasındaki Mezopotamyadır.

Geldiğimiz nokta bizi şaşırtmakta ama aynı zamanda meseleye son derece ciddi bakmamıza neden olmaktadır.

Bundan 63 yıl öncesine gittiğimizde yani 1960 yılına baktığımızda dünya nüfusunun 3 milyar civarında olduğunu görüyoruz. Aradan geçen 63 yılda dünya nüfusu 2,5 kat artarak 8 milyarı geçti. 2030 yılına gelindiğinde ise yaklaşık 10 milyarlık bir dünya nüfusunun barınma, beslenme, enerji gibi temel ihtiyaçlarını karşılamamız gerektiği açıktır.

Bu kapsamda yapılan projeksiyonlarda 2050 yılına gelindiğinde dünya nüfusu için bugün ulaştığımızdan %55 daha fazla su kaynağına ve %65 daha fazla gıdaya ihtiyaç duyacağımız düşünülmektedir.

Burada en önemli konu bu doğal kaynaklara nasıl ulaşacağımızdır. Bu sadece belli bir ülkenin ve coğrafyanın sorunu değil aksine tüm dünyanın ortak sorunudur. Geçmişte bu soruna ortaçözüm bulmak adına Birleşmiş Milletler çatısı altında ‘’Sürdürebilir Kalkınma Hedefleri (SDG)’’ belirlenmiştir. 17 ortak hedefle dünyanın temel meselelere ortak çözüm bulmasının önünün açılması düşünülmüştür. Örneğin, bu hedeflerden biri dünyada 2030 yılına gelindiğinde açlıkçeken hiç kimsenin kalmamasını amaç edinen açlığın yok edilmesi hedefiydi. Ancak gelinen noktada 2022 FAO raporuna göre dünyada 760 milyondan fazla açlık çeken insanın olduğu ortaya çıktı.

Dünyayı ve Birleşmiş Milletleri belirlediği hedeflerin dışına taşmasına neden olan bazı olaylar da yaşandı. 2019 yılında Çin’in Wuhan şehrinde başlayan ve tüm dünyayı etkileyen Kovid19 pandemisi ile başlayan süreçte gıda üretimi ve adil dağılımda önemli sorunlar yaşandı. Bu dönemde üretimde yaşanan zorlukların yanı sıra dağıtım konusunda da büyük problemlerle karşı karşıya kalındı. Hepimizin bildiği gibi bu dönemde sınırlar kapandı, ekstra gümrükler ve vergiler ortaya çıktı ve bunun neticesinde birçok ülke kendi normal kapasitesinin çok üzerinde stok yapmaya başladı. Özellikle bu dönemde Çin stok seviyesini 2 katına çıkararak birçok tarım

ürününde dengelerin bozulmasına neden oldu. Sadece buğday düşünüldüğünde dünyada toplam buğday stokunun %50’sinin Çin tarafından depolandığı düşünüldüğünde duumun ciddiyeti ortaya çıkacaktır.

Pandeminin etkilerinin hafiflediği dönemde ise dünyayı sarsan diğer önemli olay yani Ukrayna ve Rusya arasındaki savaş tekrardan dünyada enerji ve gıdanın önemini ve stratejik değerini ortaya çıkardı. 2014 yılından beri düşük bir profille devam eden bu savaş 2022 yılının başından itibaren büyük çaplı ve trajik bir olaya dönüştü. Bu savaşla birlikte dünyada gıda arz güvenliği ve gıda tedarik zinciryeniden tartışılmaya başlandı. Bunun en temel nedeni savaşın yaşandığı bölgenin dünyada hububat ve yağlı bitkiler açısından merkez konumunda olmasıdır. Rusya dünyanın en büyük buğday ihracatçısı konumunda olan ülkedir. Bunun yanında Ukrayna’nın tahıl ve ayçiçeği üretimi dünyada önemli bir ülke olması olayı tarım ve gıda tarafından değerlendirmeye neden olmuştur.

Dünyada ilk defa bir savaş gıda savaşı olarak anıldı. Bu dönemde uluslararası ve bölgesel kuruluşlar ve komşu ülkeler gıda tedarik zincirinin kopmadan devam etmesi için alternatif çözümler ve rotalar belirlediler.

Bu rotalardan 3 tanesi ön plana çıktı.

Bunlardan ilki AB ülkelerinin Polonya üzerinden kara ve demir yolu ile Ukrayna tahılının taşınmasını planlayan ve adına ‘’Dayanışma yolu’’ dedikleri yoldur. Bu yolla toplam Ukrayna tahılının yarısında fazlası taşınmıştır. Ancak bu yolun üzerinde bulunan ülkeler Polonya, Macaristan, Slovakya ve Çek cumhuriyetinde çiftçilerinin protestolarına maruz kalmıştır. Bunun sonucunda 2023 yılı mayıs ayında Polonya tarım bakanı istifa etmek zorunda kalmıştır. Yine bahsi geçen ülkeler çiftçilerinin yoğun itirazları sonucunda geri adımlar atmış ve Ukrayna tahılının ulaşımında süreç yavaşlamıştır. Gelinen noktada AB bir destek ile bu ülkelerin çiftçilerine bazı ayrıcalıklar ve imtiyazlar tanısa da bu ülkelerde yaşayan çiftçiler durumu kabullenmemektedirler. Son süreçte Polonya Ukrayna buğdayını almayacağını duyurunca Ukrayna tarafındaDünya Ticaret Örgütüne dava edilmiştir. Bu yolun deniz ulaşımına göre pahalı olması ve aynı zamanda Rusya tahılını taşımayacağı dikkate alındığında kalıcı bir rota olamayacağı düşünülmektedir.

Bu noktada ABD tarafından Tuna nehri üzerinden, Bulgaristan ve Romanya kanalıyla başka bir yol önerilmiş ve bu yol ile miktar bir tahıl taşınmıştır.

Ukrayna ve Rusya tarım ürünlerinin taşınmasında en stratejik lojistik hattı Türkiye ve BM öncülüğünde kurulan ‘’Karadeniz Tahıl Koridoru’ ’dur. Bu koridor birçok avantaja sahiptir. Ulaşımın deniz yoluyla olması nedeniyle ucuz olması, yakınlık nedeniyle hızlı olması, Rusya tarım ürünlerinin de taşınabiliyor olması ve yoksul Afrika ülkelerine ulaşımda en pratik yol olması bu koridoru cazip bir konuma getirmiştir. Ancak koridor temmuz ayında Rusya’nıntaleplerinin karşılanmamasını gerekçe göstererek anlaşmadan çekilmesi nedeniyle askıya alınmıştır. Türkiye ve BM tekrar koridorun açılması için yoğun bir diplomasi faaliyeti sürdürmektedirler.

Hindistan’da gerçekleştirilen son G20 zirvesinde koridorun tekrar açılması için çabalar yoğunlaşmışancak kesin bir çözüme ulaşılamamıştır.

Bu süreçlerin neticesinde ve dünyada yaşanan gelişmelerin ışığında yapılan zirvelerde gıda önemli ve stratejik bir başlık olarak ortaya çıkmaktadır.

Bu sene Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi yıllık genel kurulu 193 ülke devlet başkanıyla toplanmış ve şu başlıkları tartışmıştır:

*Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri *Barış ve Güvenlik
*İklim
*Gıda Krizi

Yine Hindistan’da toplanan G20 zirvesinde tarım ve gıda güvenliğinin sürdürülebilirliğinin sağlanması özel gündemleriyle toplantılar yapılmıştır. Bu toplantılarda Türkiye’nin öncülüğünde ‘’Gıda Güvenliği Çalışma Gurubunun’’ toplanmasına karar verilmiştir. Bu noktada

Yine G20 Hindistan zirvesinde Hindistan’dan Avrupa’ya doğrubaşta tarım ürünleri olmak üzere tüm ticari emtialar için yeni bir ticaret yolu kurulması planlanmış ve bu yolun Çin’in “Bir Kuşak Bir Yol” projesine alternatifi olduğuna yönelik tartışmalar yaşanmıştır.

Tüm bu güncel gelişmelerin yanı sıra iklim değişikliğinin getirdiği sonuçlar ve bununla beraber tarımsal üretimde yaşanan riskleri de göz önünde bulundurmak şarttır. Seller, kuraklık, fırtınalar, aşırı soğuklar, beklenmedik sıcaklık değişimleri gibi farklı yollarla ortaya çıkan iklideğişikliği veya iklim krizi dünyada bir iklim göçü tartışmasını ortaya çıkarmıştır. Yaşanan sürecin sonunda 216 milyon inanın iklim ve buna bağlı olarak ortaya çıkması muhtemel bir gıda

Türkiye’de düzenlenen 2015 G20 Tarım Bakanları toplantısında “Gıda Kayıp Ve İsrafıyla

Mücadele Platformu” kurulması kararlaştırılmış olması Türkiye’nin burada öncü bir rol almasının önünü açmaktadır.page4image56848992

krizi nedeniyle göç öetmesi ihtimali ortaya çıkmaktadır. Belki de dünya artık gelecekte diğer göçmenlerin dışında bir iklim göçmeni tanımlaması ile karşı karşıya kalacaktır.

Dünyada gıda üretiminin yanı sıra Gıda Kayıp ve israfıyla ortak bir mücadele ruhunun geliştirilmesi çok önemlidir. Bugün, Türkiye'de yıllık 18,2 milyon ton gıda çöpe gitmektedir. Çöplerde gıda oranı %52’ye ulaşmıştır. Dünyada üretilen gıdanın1/3'ü, 1,3 milyar ton gıda israf ediliyor. Yine AB'de kişi başına yaklaşık 131 kilogram gıda israf ediliyor. Evsel atıklar toplam gıda atıklarının %54'ünü oluşturuyor (kişi başına 70 kg).

Copyright © IF Medien - Her hakkı saklıdır