Köşe Yazıları / OSMAN SÖYLER


Dönerimizin artık partisi de var!

Döner sektörü çok zorlu dönemler yaşadı. En son olarak da Covid virüsü ile imtihandan geçti. Tüm bu imtihanları başarıyla geçmesini bildi. 
Avrupa'daki dönerin en büyük başarısı bence insan kaynağımızdır. Üreticilerimizi yakinen tanıma ve işyerlerini ziyaret ederek yaptıkları yatırımı ve tesislerindeki sistemi gördük. Ama tüm bunların ötesinde sahipleri ve yakın ekiplerinin gece gündüz demeden, 24 saat işlerinin başında olduklarını gördüm. Bu tempoya dayanamayanlar belirli bir süre sonra farklı sektörlere geçtiler. Üretim başlı başına büyük bir organizasyon satın alması, eti, baharatı ve diğer ihtiyaçlarının temini ve bunlarında standartların bozulmadan kaliteli olarak alınması. Zamanında gelmesi, ekibin işlerini hakkıyla yapması apayrı bir emek gerektiriyor. Takip edilmediği zaman iyi ve kaliteli alınan hammaddeden sıkıntılı bir döner çıkabiliyor. İşin birinci kısmı tamamlandığında ikinci devre başlıyor. Gideceği yeri, müşterinin isteklerinin zamanında tesliminin sağlanması lazım. Bu da vaktinde yapılması lazım ki; toptancı ve müşterilerin dönersiz kalmaması gerekiyor. Gelelim en son safhaya ve en önemlisine: Paranın zamanında kasaya girmesine. Oldukça garip müşteri alışkanlıkları ve üreticinin parasını kullanma isteği. Bunda da sınır yok. Ev alır, Türkiye'de yatırım yapar, çocuğunu  evlendirir ve daha bir sürü istekler. Hepsinin tek isteği üreticinin parasını kullanmak, geri ödemek ve borç olarak istenir ama arka planda paranın kendilerinden bir daha istenmemesi beklenir. Tüm bunlara rağmen paranızı alabildiyseniz sizden kahramanı yok. Bunları başarmak zorunda olan üreticilerimizi takdir etmemek ne mümkün. 
Daha yukarıda ifade edemediğim bir sürü sıkıntıları da bir üretici tanıdığınız varsa bir kahve içerken kendilerinden öğrenebilirsiniz. 
Bunları değerlendirdiğimizde Üreticilerin kurduğu düzen, çalışma ve gayretleri görmemiz ve ondan sonra diğer konulara geçmemiz gerekiyor.  En büyük başarıyı burada görebiliriz. 
Avrupa'nın her tarafında üreticilerimiz var ve artarak devam ediyor.

Almanya seçimleri 
Almanya seçimlerinde iki faktör ön plana çıkıyor. Birisi yabancı düşmanlığı, ikincisi ise DÖNER
Almaya'da DÖNER PARTİSİ kuruldu. Dönerimiz o kadar tabana yayılmış ki; bunu oya çevirmek için Almanlardan oluşan insanlar DÖNER PARTİSİ ni kurdular. Hedefleri ise Döner porsiyonunu 3,50 € ya indireceklerini vaat ediyorlar. Kuruluş dilekçesini verdiler ama örgütlenmelerini tamamlayamadıkları için bu seçime katılamıyorlar. Bunu gören CDU, SPD ve diğer partilerde seçildiklerinde döneri 3 € indirecekerini vaat ediyorlar. Sanki kamunun elinde döneri indirme yetkisi varmış gibi bol keseden siyasetçi vaadinden öteye geçmeyecek bir temenni.
Bunlar Dönerin sesini duyurmak, gündemde kalmasını sağlamak olarak iyi diyebiliriz ama madalyonun diğer tarafına baktığımızda Dönerin gerçek sahiplerinde herhangi bir faaliyet görülmüyor. Tanıtım faaliyetleri ve daha geniş kitlelere bunu taşıyacak bir çalışma olmalıdır ki; hem Dönerin kalite anlayışını oturtmak hem de daha geniş kitlelerle buluşturmak. 
Döner büfeleri, Restoranlar, toptancılar ve üreticiler olarak çok büyük bir aileyi oluşturuyor bu sektör. Çok ciddi sermaye ve insan yatırımı yapıldı. Bunların daha da kıymetlendirilerek kilo/porsiyon başına daha fazla kazanma hakları. Bu sektörlere insanlar ömürlerini verdiler. Buradan da daha iyi kazanmak hakları.
Eğer siyasiler Dönerin ucuz olmasın istiyorlarsa etin, baharatın, yakıtın, enerjinin fiyatlarını düşürsünler, maliye de vergi muafiyeti uygulasın o zaman fiyatların düştüğünü göreceklerdir. Bu kadar sermaye yatırımı, ekip, bina, makina ve ekipmanlara yapılan yatırımların karşılığını almak sektörün en doğal hakkı. 
Yeni sayımızda buluşmak üzere sıhhat ve başarı dolu 2025 yılı diliyorum.