Geçtiğimiz aylarda Hamburg`da bir restoran zincirinin “Herkes Döner yemek zorunda değil“ (Niemand muss Döner essen) yazılı reklam kampanyası tepkilere yol açmıştı. En büyük tepki de Hamburg Kalite Döner Derneği`nden geldi. Her ne kadar restoran yetkililerinden “Amacımız, tüketici için Fast food yiyeceklere alternatif sunmaktır. Türk Mutfağını aşağılamak değildir. Reklamımız Alman Reklam Kurulu tarafından onaylanılarak yapılmıştır“ gibi açıklamalar yapılsa da bu olay bize, “Bir kapta ne varsa dışına o sızar“ ata sözümüzü hatırlatıyor. Her sektörde olduğu gibi gıda sektöründe de rekabet elbette kaçınılmaz. Buna kimsenin diyeceği yok. Serbest piyasa var. Fakat, siz reklam kampanyanızda rakibinizin ismini kullanarak birilerini hedef gösterirseniz, burada iyi niyet aramak ahmaklık olur. Bu gibi olaylarla karşılaşınca, yaptığımız işin ehemmiyetini ve mesuliyetini daha iyi kavramak, hatalarımızdan ders almak ve eksikliklerimizi görmek zorundayız. Aksi halde, olur olmaz reklam kampanyaları ile vatandaşın dönere karşı olumsuz düşüncelere sahip olmasının önüne geçmek mümkün olamaz.
Dönerin, fiyat olarak uygun, doyurucu ve tadının güzel olması, yalnız avrupa da değil, tüm dünyada tanınıyor hale gelmesinde önemli rol oynuyor. Mutfağımızın yurt dışındaki en önemli temsilcisi olan Döner`e karşı kısıtlamaların giderek artması, sektör adına kaygı verici. Almanya “Döner Kebap“ isminin kullanılmasını istemiyor. Fransa`da Paris terör saldırısı sonrası döner satış yerlerine uygulanan cezai işlemlerde artış olduğu satıcılar tarafından belirtiliyor. Dünya`da tanınmış Fast food markalarının satışlarında düşüş yaşanırken döner tüketimindeki artış dikkat çekmekte. Bu rahatsızlık neticesinde yapılan lobi çalışmaları, Döner`in hak ettiği yere gelmesinin önünde büyük engel teşkil etse de Döner, Avrupa`da büyük cirolara ulaşmış durumda. Avrupa`nın çeşitli ülkelerinde faaliyet gösteren 600`e yakın döner üreticisi ve 25 bine yakın satış noktasında senelik 6 milyar avro civarında ciro yapan döner, artık avrupanın vazgeçilmez lezzetleri arasında yerini almış demektir ve bunun bütün çevrelerce kabul edilmesi elzemdir.
Dünya`da insan sayısının artmasına istinaden, gıda sektöründeki tüketimin de giderek arttığını düşünürsek, gelinen nokta da, Döner tüketiminin hak ettiği yerde olmadığını da söylemek mümkün. Bu anlamda, Döner üretiminde kurumsallaşmış ve marka olmuş firmaların değişik ülkelerde üretim ve pazarlama yeri açmaları sektörün geleceği adına umut verici. Düşük kapasitede üretim ve iş yapan firmaların yaptıkları işi küçümsememek gerekir. Hem birlikte yekün teşkil etmeleri, hemde gelecekte sektörün önemli birer temsilcileri olma yolunda ilerlediklerinin farkında olunması gerekir. Başarı, emek istiyor ve kolay olmuyor. Önünüze çıkan zorluklarla mücadele etmek, çok çalışmak ve birlikte hareket etmek başarıya giden yolda büyük önem arz ediyor. Her kurum, kuruluş ve kişi, işini daha iyi yaparak zaten rakiplerine karşı en güzel cevabı vermiş oluyor. İşi ile uğraşanların huzurlu ve daha başarılı oldukları da görülmektedir. “İşi ile uğraşan vezir, kişi ile uğraşan rezil olur” sözü meşhurdur.