Köşe Yazıları / OSMAN SÖYLER


Ölümü hiç düşündünüz mü?

Dönerci Dergisi olarak 10 yıldır kesintisiz yayın yapmaktayız. Dünya genelinde binlerce tanıdığımız işadamı ve insanımız oldu. Devamlı da bu sayı artmakta. Bizi farklı kılan ve zenginliğimizi oluşturan güzelliğimizdir. Nereye gidersek bizi bekleyen ve tanıyan insanlarımızın olması, kolay ulaşılabilecek bir nimet değil diye değerlendiriyorum.

İnsanlarımız dert küpü

Ziyaret ettiğimiz işadamlarımızla devamlı sıkıntı ve problemlerini konuşmaktayız. İşin kurulmasından, devamı ve ayakta kalabilmek için çok ciddi emek sarfedilmekte. Bu yeterli olmamakta; aynı zamanda nereden ne tür bir sıkıntıyla karşılaşabilirim diye devamlı dikkatli olmak zorundalar. En büyük problemi de sahada yaşamaktalar. Çok ciddi bir rekabetin olduğu piyasada müşteriyi elde tutabilmek, fiyat/kazanç dengesiyle para kazanabilmek ve parasını tahsil edebilmek. Bunları başarabilmek; üç ayaklı bir hayvan ismi söyle demekle eş orantılı bir soru.

Herşeye rağmen kazanmak

Döner üreticilerinden büfelere kadar uzanan halkaya baktığımızda piyasaya para kaptırmayan hemen hemen yok gibi.

Bir de mal alıp, bir süre ödeme yapılmazsa o para kendi hakkı oluyor anlayışı hakim. Birisinin alacaklarını tahsil edememesinden dolayı iflas etmesi normal karşılanıyor. O firma iflas etmişse, borçlu o borcunu hiç ödemeyi aklından bile geçirmiyor. Başkalarına verdikleri zararı hak kabul ediyorlar. Böyle bir ticari anlayış olmaz. Yapılan işlerin yüzde yüzü hiç bir zaman kar değil. Herkes emeğini, yatırımını koyuyor ve bir de karını ilave etmektedir. Ama; ödenmezse hepsi bir anda heba olup, gidiyor. Onu telafi edebilmek için ne kadar emek ve zamana ihtiyaç duymaktadır. Belki küçük görünen bu rakamlar, firmanın iflasına neden olmaktadır.

Herkes kendini ve yaptıklarını tahlil etmeli.

Ben ödemezsem bu işini nasıl yürütebilecek. Kaldı ki; alınan mallarda satılarak paraya çevrilmektedir. Bu paralar ödenmediği zaman ödemeyen/borçlu kar yerine sıkıntıyı da beraberinde almaktadır. Arkasından devamlı aleyhinde konuşan ve içi yanan alacaklı. Kanunen bir şey yapamasa da İlahi adalete havale ederek, O'ndan yardım istemekte veya hesaplaşmayı O'na havale etmektedir.

Güzel bir trafik sloganı var Türkiye'de :"Trafikte sen kurallara uyarsan, başkalarıda uyacaktır" Bunu; bizim de ticari hayatımıza yansıtmamızda fayda var.

Kazanılan servetler ne yapılmakta?

Bir şekilde kazanılan servetlerle yatırım yapılmakta veya banka hesapları şişirilmektedir. Kendisinden sonra gelenlerin niye daha çok bırakmadın diye hayıflanmaları ve arkasından hoş şeyler söylemeyeceklerini de hesaba katmak yanlış olmayacaktır. Güzel kazanılan ve yatırıma dönüştürülen bu şekilde meydana gelen ciddi kurumlarımıza da herkesin ihtiyacı var. Ama insanlar kendilerinin nerede ve ne tür bir yolda olduklarını durup, tekrar düşünmeleri gerekir diyorum. Bunun da faydasını mutlaka göreceklerdir. Ajandamda devamlı eksiklikler olmakta.

Birlikte sohbet ettiğimiz, yemek yediğimiz, hedefleri olan işadamlarımızın vefat ettiklerini duyuyor, üzülüyorum. Sayılarınında oldukça arttıklarını görüyorum. Arkalarından güzel şeyler söyleyerek, Fatiha hediye ediyorum. Ajandamdan kaydını silemiyorum. Zenginliğine veya fakirliğine değil, bıraktığı ize bakıyorum. Yaptığı faydalı işleri değerlendiriyorum. Geride kalan malı, şöhreti hepsi unutuluyor. Ama, güzel insandı diyebiliyorsak, borcu yoktu, dürüst çalışıyordu dedirtebilirsek ne ala, yoksa iyiki gitti, dedirtmek bu dünyada bile hesabını kapatamadan gitmek çok hoş olmasa gerek.

Okuyucu ve dostlarımızdan ricam;

Küçük veya büyük, yapılan ticareti tekrar gözden geçirelim.. Ne kazanıyor, ne kaybediyoruz. Aşırı hırstan, kontrol edilemeyen ve etrafa zarar veren bir anlayıştan ne insanın kendisine ne de topluma bir fayda gelecektir. Yaptığımız ticareti, karşılıklı kazanmaya ve kul hakkı bırakmadan temiz bir zemine yaymamız, kazanılan paranın bereketini ve kıymetini artıracaktır.

Ölüm er veya geç gelecektir. Bizden hatırlatması.

Gelecek sayıda buluşmak üzere hoş ve esen kalın.