Köşe Yazıları / OSMAN SÖYLER


Güven bunalımı

Döner ve gastronomi sektörünün en büyük sıkıntılarının başında güven duyamamanın geldiğini söyleyebiliriz.

Çok başarılı çalışmalara imza atan arkadaşlarımız, işadamlarımız var. Başarıları yakalayabilmek için ciddi bedel ödemişler. Aynı işleri yapan işadamlarımız da bu bedelleri ödeyerek yol almaya çalışıyorlar. Halbuki mevcut durumları paylaşabilecekleri başka arkadaşlar varken, karşılıklı olarak iletişim ve güven olmadığı için bir araya gelip, yaptıklarını ve sıkıntılarını paylaşamıyorlar. Hep önyargı ile birbirlerine mesafeli davranıyorlar. O önyargıyı kırabilseler, aynı bedeli tekrar tekrar ödemekten kurtulabilecekler. Sektör temsilcileri, birbirlerini rakip olarak görmek yerine refik olarak görebilmeliler.

Piyasa oldukça büyük. Herkese yeter. Ortak hareket edildiğinde kazancın da, başarının da büyüdüğünü görecekler.

Döner üreticilerinin piyasada belirli bir konuma geldiklerini görmekteyiz. Devamlı yeni aktörler yerine, mevcutlar yapılarını daha da güçlendiriyorlar. Küçük yerler kapanıyor, yerine birleşmeleri görüyoruz. Bu çalışmalara bir de güveni ve ortak hareket etmeyi ekleyebilsek başarı daha çabuk gelecektir. Polonya, maliyet faktörlerinin ucuzluğundan dolayı rekabette alternatif ülke olarak cazip halde. Bu ülkeye Almanya, Hollanda ve diğer ülkelerden üreticiler geliyor. Ekip konusunda problemi olanlar, bu ülkede ciddi sıkıntılar yaşayabiliyorlar. Hammaddedeki fiyat uygunluğu, enerji ve personel avantajını da eklediğinizde ortaya ciddi kazançlar ortaya çıkmaktadır.

Ama şunu da unutmamak lazım ki; dili, kanunları ve anlayışı farklı olan bir ülkeye gitmek ve burada yeniden tezgâh kurmak da çok kolay değil. Restoran ve döner büfelerimiz de kendilerini yeniliyorlar. İşyerine yatırım yapmayan, çalışan ekibine eğitim vermeyen, kaliteye dikkat etmeyenlerin piyasada uzun vadeli kalamayacaklarını söylemek kâhinlik olmasa gerek. Çok başarılı olan restoran ve döner büfesi işleten işadamlarımızı iyi tahlil etmek lazım. Başarı kendiliğinden gelmiyor. Ben yaparım demekle olmuyor. Ciddi çalışma gerekiyor. Hem de yalnız değil, tüm ekip birlikte olursa başarı geliyor. Yerin konumu, ürünün kalitesi ve ekibin eğitimi, sorumluluk taşıyanı olursa başarı seneler içinde geliyor. Ama sadece dönerle kalmamak lazım. Bir hayli satılabilecek ürünlerimiz var. Bunları da menüye dâhil ederek, zenginleştirmek lazım. Kısa vadeli değil uzun vadeli düşünerek planlama yapmalı. Avrupa’daki Türk mutfağı ve dönerin önü açık. Milyonlarca insan henüz bunlarla tanışmadı. Sektör temsilcilerine çok iş düşmektedir. Sistemli ve uzun vadeli çalışmalar başarıları da beraberinde getirecektir.

Yeter ki; altını almak için tavuğu kesmeyelim. Fuarların ve bahar aylarının heyecanı ile güzel kazançlar ve başarılar diliyorum.