Haberler


Etikette AB standartlarına dikkat!

Gıdaların Etiketlendirilmesi Üzerine Kısa Değerlendirme

Avrupa Birliği tüketiciyi koruma ilkeleri üzerinden gıda mevzuatında da birlik ülkelerinin tamamını kapsayan kanuni düzenlemeleri geliştirmeye devam etmektedir. AB üye ülkelerinde üretilen gıda ürünlerinin serbestçe üye ülkeler arasında ticareti göz önüne alındığında -yani herhangi bir üye ülkede üretilen bir ürün sorunsuzca hiç bir gümrüksel işleme tabi tutulmadan diğer üye ülkelerinde pazarlanabilmektedir- bu ürünlerin de ortak bir formatta etiketlendirilmeleri ve üretiminde kullanılan maddelerin de deklarasyonu şeklinde tüketicilerin bilgi sahibi olmalarının Avrupa çapında güvence altına alınması gıda mevzuatı ile güvence altına alınmıştır.

Bu yapılanmaya paralel olarak gıdaların ambalajları üzerine yapıştırılan ya da baskı işlemi ile aktarılan etiketlerin de bütün üye ülkeler için temelde aynı ve anlaşılır olmasının önündeki kanuni düzenlemeler 2011 yılından itibaren başlatılmış ve geçtiğimiz son yıllarda aşamalı olarak hayata geçirilmeye başlanmıştır. Özellikle geçtiğimiz yıllarda, 13 Aralık 2014 yılından itibaren yürürlükte olan AB Gıda Enformasyon Mevzuatı (Lebensmittelinformationsverordnung, LMIV) bütün AB üye ülkelerini kapsayacak şekilde gıdaların etiketlendirilmelerini düzenlemektedir. Birçok gıda ürünü ve ürün grubu için 2014 yılından itibaren öngörülen geçiş dönemi de 2016 yılı sonu itibarı ile sona ermiştir ve 2017 yılı başından beri mevzuat tamamıyla yürürlüğe girmiştir. Belli bazı öngörülmüş esneklikler 13 Aralık 2016 itibarı ile ortadan kalkmış ve AB içinde üretilen bütün ürünlere ürünün „Besleyici Değerleri“ni gösteren tablo (Nährwertangabe) esas olarak zorunlu hale getirilmiştir. Bu tarihe kadar birçok gıda ürünü için bu türden bilgileri içeren bir tablo zorunluluk olmamakla birlikte birçok üründe bu türden verileri görmek mümkündü.
Ancak bu yeni düzenleme ile birlikte çok az sayıda ürün bu kanun çerçevesi dışında tutulmuştur.
Örneğin yüzde 1,2‘nin üzerinde alkol içeren içeceklerde, paketlenmeden satışa sunulan ürünler ve işlenmemiş ürünler istisna kategorisine alınmıştır. Besleyici değerleri içeren tabloda yer alması zorunlu veriler şu şekilde sıralanabilir: Toplam yağ, doymuş yağ, karbonhidrat, şeker, protein, tuz miktarları ve yanma değeri 100 gram ya da 100 mililitre üzerinden hesaplanarak verilmelidir.

Gıdaların etiketlendirilmelerinde en önemli hususlardan birisi de son yıllarda tüketiciler arasında allerjenik katkı maddelerine karşı hassasiyetin gelişmesi ve tüketicilerin bu yönde satın aldıkları gıdalarda allerjen katkı maddelerinin ihtiva edip etmediği yönündeki bilgilenme hakları çok önemli bir rol oynamıştır. Bu açıdan özellikle döner üretimde kullanılan baharatlar ve katkı maddelerinin itina ile seçilmesi ve aynı zamanda karıştırılan bu maddelerin etiketlerde belirtilmesi gerekmektedir. Ancak bu şekilde dönerlerin dağıtıldığı restoran ve büfeler bu etiketler üzerinden kendi müşterilerini bilgilendirebilirler.

Allerjik maddeler aynı mevzuatın ilişkin eklerinde tablo şeklinde sıralanmışlardır ve döner işletmeleri bu maddeleri gerekli durumlarda bilgileri karşılaştırabilirler ve deklerasyon düzenlemelerinde kullanabilirler. Her tür durumda Veteriner Daireleri ile direkt bilgi alışverişi ile en güvenli şekilde bilgi alabilirler. Diğer gastronomi alanlarında da allerjen maddelerin deklare edilmesi hatta büfe şeklinde hazırlanan yemek ve hazır gıdalarda da genel bir informasyon tablosu şeklinde belirtilebileceği gibi çoğu zaman sözlü olarak da tüketicilere bu bilgilerin verilmesi zorunlu hale getirilmiştir.

Döner üretim işletmeleri için diğer bir önemli nokta ise dondurulmuş ürünlerde dondurulma tarihinin etiket üzerine belirtilmesi zorunluluğudur. Bu uygulama geçmiş dönemlerde de son kullanma tarihinin belirtilmesi açısından döner ürünlerinde zaten pratikte uygulanmaktaydı. Ancak bu dondurulmuş şekilde Imbiss ve restoranlara dağıtılan dönerlerin çözündükten sonra bir daha dondurulmaması gerekmektedir. Maalesef pratikte bazı sorunlar yaşanmakla birlikte çoğu işletme günlük ihtiyacına göre döner büyüklüğünü belirleyerek bu türden sorunların önünü alırken aynı zamanda tüketicilerin istemlerini de yerine getirmiş olmaktadırlar. Bu açıdan döner üretici işletmeleri de bu konuda üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmektedirler. Diğer bir yenilik ise 1 Nisan 2015 yılından itibaren taze ve paketlenmiş domuz, koyun, keçi ve kanatlı (tavuk ve hindi) etlerinin menşelerinin belirtilmesi zorunluluğudur. Bu zamana kadar BSE riski ile ilgili geçmişte yaşanan olaylar neticesinde sığır etinde bu uygulama zaruriydi ancak bu zaruret aynı zamanda diğer et türleri içinde böylece getirilmiş oldu. Döner ürünlerinde bu zamana kadar böyle bir yükümlülük olmamakla birlikte bazı işlenmiş et ürünlerinde bu türden zorunluluk getirilmiştir. Yakın zamanda böyle bir menşei bilgilendirmesi dönerlerde kullanılan etler için de getirilmesi muhtemel görülmektedir.

Dönerlerin yanı sıra diğer geleneksel Türk et ürünlerini ilgilendiren bazı gelişmeler de bu yeni mevzuat ile birlikte yürürlüğe girmiştir. Kullanılan bazı katkı ya da içeriği bitkisel kökenli maddeler ile hazırlanmış ya da değiştirilmiş hayvansal ürünlerin deklarasyonu zorunlu hale getirilmiştir. Kendi kodeksinin dışına çıkarılmış her ürünün deklere edilmek zorunluluğu tüketiciyi yanıltma açısından bir risk oluşturmakla birlikte bu mevzuat ile çerçeveye bağlanmıştır.

Özellikle son yıllarda enzimatik olarak et parçalarının bir birleri ile tekrardan yapıştırılarak sanki tek parça etten yapılmış gibi sunulan ürünlerin de bu şekilde üretildiğine dair bilgiler etiketlendirmelerde mutlaka yazılma zorunluluğu getirilmiştir. Döner üretiminde bekli de hiç kullanılmayan bu enzimatik et birleştirme/kaynaştırma daha çok diğer et ürünlerinde (örneğin steak ya da pastırma gibi) daha çok kullanılma alanı bulabilmektedir. Türk gıda işletmelerinin bu yöntemlerle çalıştıklarına dair bu zamana kadar bir bilgi bulunmamaktadır.

Özet olarak belirtmek gerekirse, önümüzdeki dönemde gıda mevzuatında bazı değişiklikler beklenmekle birlikte sektörü etkileyecek derecede değişimler olmayacaktır. Şeffaflık esasına dayalı etable olmuş ciddi işletmeler elbette tecrübeleri doğrultusunda daha da güçleneceklerdir. Küçük ve yeni açılan ve gelişmekte olan üretici işletmeler ise kurallar ve mevzuatlar çerçevesinde kaldıkları sürece kazanacaklardır.



Etikette AB standartlarına dikkat!